Feyziye Özberk yazdı: Orhan Veli ve Fazıl Hüsnü Dağlarca’yı dünyaya tanıtan şair bakan

“`html

Talât Sait Halman’ı Anmak

Bu yazıda, Türkiye’nin ilk Kültür Bakanı olan Talât Sait Halman’ı anmak istiyorum. O, şair, yazar, çevirmen, bürokrat, diplomat, akademisyen, bakan ve siyasetçi olarak birçok alanda iz bırakmıştır. Onu, 5 Aralık 2013 tarihinde kaybettik; böyle değerli bireylerin kaybı her zaman zorlayıcıdır. Ancak, hala hayatta olan ve kültürümüze katkı sağlayan birçok yurtsever insanın varlığı, bizlere gurur ve umut vermektedir.

Kıymetli müzisyen Ekrem Ataer’in Aydınlık gazetesinde 5 Aralık 2024 tarihli yazısı, Talât Halman’ın ne denli derin bir kültür insanı ve başarılı bir figür olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Bu güzel kaleme alınmış yazı için Ekrem Ataer’e teşekkür etmek istiyorum.

Talât Halman’ın uluslararası alandaki başarıları ise oldukça dikkat çekicidir. Türkiye’nin ilk Kültür İşleri Büyükelçisi, Birleşmiş Milletler’de baş delege yardımcısı, Türk Dil Kurumu Bilim Kurulu üyesi, Columbia, Princeton ve Pennsylvania üniversitelerinde öğretim üyesi, 10 yıl boyunca New York Üniversitesi’nde profesörlük yapmış, Bilkent Üniversitesi’nde Yakın Doğu Dilleri ve Edebiyatları Bölümü’nü kurmuş, UNESCO’nun yönetim kurulunda görev almış, UNICEF Türkiye Milli Komitesi’nin başkanlığını üstlenmiş ve İKSV Mütevelliler Kurulu Başkanı olmuştur.

Talât Halman’ın Edebi Mirası

Talât Halman, aynı zamanda dünyaca tanınan şairlerimiz Fazıl Hüsnü Dağlarca ve Orhan Veli’yi edebiyat dünyasına tanıtan önemli bir kişiliğe sahiptir. Özellikle Shakespeare’den yaptığı çeviriler, edebi yeteneğini gözler önüne sermektedir. Eserleri Almanca, Çince, Farsça, Fransızca, Hintçe, İbranice, İspanyolca, Rusça ve Urduca gibi birçok dile çevrilmiştir. Tam anlamıyla, Halman, örnek alınacak bir Kültür Bakanı olarak hafızalarımızda kalmaktadır.

Aklın Yolu Bindir: Talât S. Halman Kitabı

Talât Halman’ı daha yakından tanımak için “Aklın Yolu Bindir” adlı nehir söyleşi kitabı benim için büyük bir kaynak oldu. Bu eser, Cahide Birgül’ün Halman ile yaptığı kapsamlı bir söyleşinin ürünüdür. Birgül, birçok konuda Halman ile tam yedi ay boyunca görüşmüştür.

“Bu kitabın amacı, Talât Halman’ı kendi bakış açısıyla mümkün olduğunca gerçek bir şekilde anlatabilmek…” diyen Birgül, Halman’ın karakterine dair şu gözlemde bulunuyor: “Onun çok kırılgan bir yapıya sahip olduğunu hissediyorsunuz… Geçmeniz gereken derin ve çalkantılı bir nehir var,” demektedir.

Yaşam Öyküleri ve Anılar

Yaşam öyküleri ve anılar, benim için her zaman ilgi çekici bir konu olmuştur. Bu tür yazılar, farklı yaşamları ve anıları keşfetmemizi sağlayarak okuma deneyimimize zenginlik katar. Onlar, yaşamı yeniden anlamlandırmamıza yardımcı olur.

Peki, anılara olan ilgimiz neden bu kadar yoğundur? Bu onları etkileyici kılan yaşamın gizlerini öğrenme isteğimizden mi kaynaklanıyor? Roman ve hikâyeler kurgu iken, anılar yaşanmışlıkların izlerini taşıyor. Kendimizi, duygularımızı bulduğumuz bu yazı türleri, insanların ortak kaderini fark etmemizi sağlıyor. Ünlü isimlerin insani yönlerini, hatalarını ve erdemlerini daha yakından tanıma arzumuz, bizi anılara yönlendiriyor.

Halman, bu konuya ilişkin olarak şöyle der: “Günceye, otobiyografiye, anı yazmaya karşı bir antipatim var. Bu tür oldukça hoşuma gitse de kendimi ifade etmek istemiyorum. Bu ‘Nehir Söyleşi’yi yapmamayı tercih ederdim,” demektedir.

Aklın Yolu Bindir kitabından, Talât Sait Halman’ın çevresine karşı oluşturduğu koruyucu “zırh”a rağmen, son derece duyarlı ve hassas bir kimliğe sahip olduğunu anlayabiliyoruz.

Talât Halman, köklü bir aileden gelmekte ve güçlü bir eğitim almıştır. Ailesinin etkisi, onun yaşamında önemli bir rol oynamıştır. Sanat ve kültürel birikimi yüksek, özgüvenli bir birey olarak büyümüştür. Çalışma, okuma ve öğrenmenin verdiği tat, hayatının merkezinde olmuştur.

Talât Halman, dil konusunda da son derece titizdir: “Dilime duyduğum saygı benim için çok önemli. Kendi dilimizi temiz tutmaya çalışıyor, yabancı kelimelerin istilasından korumaya özen gösteriyorum,” demektedir.

Çalışmanın Önemi

Düşünmek, okumak, yazmak ve üretmek, Talât Halman için yaşamın temel unsurlarıydı. Acı günlerin üstesinden gelmenin yolu olarak yoğun bir çalışmayı benimsemiştir. “Çalışmalarımı sürdürmemin temelinde emekli olmayı reddedişim var. Ama asıl neden, oğlum Sait’in vefatı sonrası duyduğum derin acıdır,” demektedir.

Attilâ İlhan da, kayıplar yaşayan Selim İleri’ye yazdığı bir mektupta; “Çalışmak ve yazmak, insanı kurtarır,” demiştir.

Şair Olarak Talât Halman

Halman, şiirlerinin pek ilgi görmediğinden yakındı ve şunları dile getirdi: “Şair olarak tanınmak en büyük arzularımdan biriydi.” Bu sitemde haksız sayılmaz. Büyük acılar yaşamış bir şaire ait olan aşağıdaki dizeler ise derin bir duygu barındırmaktadır.

“BABA, ÖLÜM”

Taflanların arasında

Ölü yavrusunu yalıyordu bir kedi

Diriltmeyi umarak…

Başını kaldırıp bize baktı da,

Tımarhane geceleri gibi

Çığlık çığlığa bir sessizlik

Işıldadı gözlerinde.

Ve şu dizeler:

“Erkekler utanmasaydı gözlerini yakan tuzdan,

kim bilir

Belki yalnız ölümü değil,

Yaşamı da hiçe sayan

İki çocuk gibi

Yürüyecektik kaderimizden öteye.”

Ders sırasında geçirdiği kalp krizi sonucu aramızdan ayrılan Şair Talât Halman’ı, derin bir saygı, sevgi ve özlemle anıyorum.

Feyziye Özberk

“`

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir